Bahçedeki salıncak gıcırdıyordu; Biraz hızlandım, kesildi sesi. Bahçedeki salıncaktan öğrendim, Doğru tempoyu bulunca, İç sesimin de kesilebileceğini…
Bu kadar yakınken, şimdi bu kadar uzak olmak, en büyük doğal afetlerde bile yok. Bir deprem olur, herkes hisseder, her şey yıkılır, anlarım. Bir tsunami olur, dalgalar boyumuzı aşar, altında kalırız, anlarım. Bir med cezir olur, gece çekilir gündüz yine gelirsin; ama bilirim ki mutlaka gelirsin, anlarım. Heyelan olsa, “Dikkat heyelan alanıdır” yazar, bilirsin, dikkat […]
* Bu yazı, Eylül ayı KAFA Dergisi’nde yayımlanmıştır. Beklemeyince, ummayınca, vazgeçince hafifliyor hayat: Kocaman bir yük kalkıp gidiyor üzerinden… Kendi kendine kalınca, kimseden beklentin olmayınca, oluruna bırakınca kolaylaşıyor… Hayatın dümeninin elinde olmadığını anladığında, vitesi boşa aldığında, rüzgara karşı durmadığında, her şeyi kontrol edemeyeceğini kanıksadığında, bazı konularda kadere güvenip boşverebildiğinde güzelleşiyor… Kendini anlatmayı bıraktığında; insanları anlamaya […]
Senden, Gelirken marketten ekmek almanı istesem, Daha fazla şey istemiş olacaktım. Oysa sadece gönlümü almanı istemiştim, Kolaydı…
Yeri geldiğinde dört musluk bile, Dolduramıyorken bir havuzu; Akmayan bir muslukla sen, Nasıl dolduruyorsun içimi? Üstelik iki gözüm iki çeşme, Ağlıyorum da ben; Ama bir türlü tahliye edemiyorum seni…